Bilim insanlarına göre bu olağanüstü yenilenme gücü, planaryaların “kök hücre zenginliği” sayesinde gerçekleşiyor. İnsan vücudundaki hücrelerin yüzde 1’inden azı kök hücre iken, Schmidtea mediterranea adlı tatlı su yassısolucanında bu oran yüzde 15 civarında. Yaralandıklarında bu hücreler hızla çoğalıyor ve gereken bölgeye göç ederek yeni dokular oluşturuyor.
KÖK HÜCRELERİN YENİ SIRRI
Stowers Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü’nden biyolog Frederick Mann Jr. liderliğindeki ekip, planaryaların kök hücrelerinin insanlardakinden çok farklı çalıştığını keşfetti. İnsanlarda kök hücreler, kemik iliği gibi “niş” denilen özel ortamlarda korunur. Ancak planaryalarda bu hücreler, çevrelerindeki dokulardan bağımsız biçimde hareket edebiliyor.
Araştırma sırasında bilim insanları, kök hücrelerin etrafında çok kollu dev hücreler bulunduğunu fark etti ve bunlara Yunan mitolojisindeki çok kollu canavar “Hekatonkheir”e atıfla “hecatonoblast” adını verdi. Ancak inceleme sonucunda bu hücrelerin kök hücrelerin kaderini etkilemediği ortaya çıktı. Asıl etkileşim, kök hücrelerle doğrudan teması bile olmayan bağırsak hücreleri arasında gerçekleşiyordu.
İNSANA UMUT VEREN SONUÇLAR
Mann, “Görünüşe göre bazı kök hücreler, yakınlarında bir ‘niş’ olmadan da çalışabiliyor. Planarya kök hücreleri, neye dönüşeceklerini kendi başlarına belirleyebiliyor,” diyor.
Ancak bu özgürlük tehlikeli de olabilir. Mann’ın ekibinden moleküler biyolog Alejandro Sánchez Alvarado, “İnsanlarda kontrolsüz şekilde büyüyen hücreler genellikle kanserdir,” uyarısında bulunuyor ve ekliyor: “Bu nedenle, kök hücrelerin nasıl doğru dokuya dönüşeceğini anlamak, tedavi geliştirmek için çok önemli.”
Araştırmacılar, planaryaların gizemli yenilenme yeteneğinin, bir gün insan vücudunun kendi kendini onarma kapasitesini artırabilecek yeni tedavilere ilham verebileceğini söylüyor.